A Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler

Günümüz globalleşen dünyasında İngilizce, uluslararası iletişimin anahtarı haline gelmiştir. Dil öğrenenler için kelime hazinesini geliştirmek, hem akademik hem de profesyonel yaşamda büyük avantaj sağlar. Özellikle “A” harfiyle başlayan İngilizce kelimeler, dilin temel yapıtaşlarından biri olarak karşımıza çıkar.

Bu yazımızda,  250 adet A harfiyle başlayan İngilizce kelimeyi, her biri için bir örnek cümle ve Türkçe çevirisiyle sizlerle paylaşıyoruz. Hem kelime bilgisini pekiştirmek hem de bu kelimelerin günlük hayatta ve çeşitli bağlamlarda nasıl kullanıldığını görmek isteyenler için hazırlanan bu liste, dil öğreniminize yeni bir soluk getirecek. Aşağıdaki örneklerde yer alan cümleler, kelimelerin anlamını pekiştirirken, akılda kalıcılığı artırmayı hedeflemektedir.

Bu blog yazısı sayesinde, İngilizce kelime dağarcığınızı sistematik bir şekilde genişletebilir ve aynı zamanda çeviri pratiği yaparak her iki dilde de kendinizi geliştirebilirsiniz.

Şimdi, “A” harfiyle başlayan İngilizce kelimeleri, örnek cümleleri ve Türkçe çevirilerini inceleyerek dil bilginizi pekiştirmeye başlayın!

1. Abandon

  • Example: I abandon old habits daily.
  • Türkçe: Eski alışkanlıklarımı her gün terk ederim.

2. Abbreviate

  • Example: We abbreviate long words for convenience.
  • Türkçe: Uzun kelimeleri kolaylık için kısaltırız.

3. Abdicate

  • Example: The king decided to abdicate his throne.
  • Türkçe: Kral, tahtından feragat etmeye karar verdi.

4. Abduct

  • Example: The villain tried to abduct the child.
  • Türkçe: Kötü adam çocuğu kaçırmaya çalıştı.

5. Abhor

  • Example: I abhor cruelty in any form.
  • Türkçe: Her türlü zulmü iğrenç buluyorum.

6. Abide

  • Example: We must abide by the rules.
  • Türkçe: Kurallara uymak zorundayız.

7. Ability

  • Example: She has the ability to inspire others.
  • Türkçe: Başkalarına ilham verme yeteneğine sahip.

8. Able

  • Example: He is able to solve complex problems.
  • Türkçe: Karmaşık problemleri çözebilecek durumda.

9. Abnormal

  • Example: The behavior was abnormal and unexpected.
  • Türkçe: Davranış anormal ve beklenmedikti.

10. Abode

  • Example: Her new abode is bright and cozy.
  • Türkçe: Yeni evi parlak ve rahattır.

11. Abolish

  • Example: They plan to abolish outdated laws.
  • Türkçe: Eski yasaları kaldırmayı planlıyorlar.

12. Abound

  • Example: Wildflowers abound in the spring meadow.
  • Türkçe: Bahar çayırında yabani çiçekler bolca bulunur.

13. About

  • Example: We talked about various interesting topics.
  • Türkçe: Çeşitli ilginç konular hakkında konuştuk.

14. Above

  • Example: The airplane flew above the clouds.
  • Türkçe: Uçak bulutların üzerinde uçtu.

15. Abrupt

  • Example: His departure was abrupt and surprising.
  • Türkçe: Onun ayrılığı ani ve şaşırtıcıydı.

16. Absorb

  • Example: The sponge can absorb a lot of water.
  • Türkçe: Sünger çok su emebilir.

17. Abstain

  • Example: I choose to abstain from unhealthy snacks.
  • Türkçe: Sağlıksız atıştırmalıklardan kaçınmayı tercih ediyorum.

18. Abstract

  • Example: Her art is abstract and thought-provoking.
  • Türkçe: Onun sanatı soyut ve düşündürücüdür.

19. Absurd

  • Example: The idea was absurd but amusing.
  • Türkçe: Fikir saçma ama eğlenceliydi.

20. Abundance

  • Example: There is an abundance of opportunities here.
  • Türkçe: Burada bol miktarda fırsat var.

21. Abuse

  • Example: They condemned the abuse of power openly.
  • Türkçe: Güç istismarını açıkça kınadılar.

22. Academic

  • Example: She has an impressive academic record.
  • Türkçe: Onun etkileyici bir akademik geçmişi var.

23. Accelerate

  • Example: The car can accelerate quickly on the highway.
  • Türkçe: Araba otoyolda hızla ivmelenebilir.

24. Accept

  • Example: I accept your apology with gratitude.
  • Türkçe: Özrünüzü minnetle kabul ediyorum.

25. Access

  • Example: You need a key to access the building.
  • Türkçe: Binaya erişmek için bir anahtara ihtiyacınız var.

26. Acclaim

  • Example: The performance was acclaimed by critics.
  • Türkçe: Performans eleştirmenlerce övgüyle karşılandı.

27. Accommodate

  • Example: The hotel can accommodate many guests.
  • Türkçe: Otel birçok misafiri ağırlayabilir.

28. Accompany

  • Example: I will accompany you to the store.
  • Türkçe: Sana mağazaya eşlik edeceğim.

29. Accomplish

  • Example: She managed to accomplish her goals.
  • Türkçe: Hedeflerine ulaşmayı başardı.

30. Accord

  • Example: They reached an accord after long talks.
  • Türkçe: Uzun görüşmelerin ardından anlaşmaya vardılar.

31. Account

  • Example: Please open a new bank account.
  • Türkçe: Lütfen yeni bir banka hesabı açın.

32. Accumulate

  • Example: Dust began to accumulate on the shelf.
  • Türkçe: Raf üzerinde toz birikmeye başladı.

33. Accurate

  • Example: Her measurements were accurate and precise.
  • Türkçe: Onun ölçümleri doğru ve kesindi.

34. Accuse

  • Example: They accuse him of breaking the rules.
  • Türkçe: Onu kuralları ihlal etmekle suçluyorlar.

35. Ace

  • Example: She is an ace at solving puzzles.
  • Türkçe: O, bulmacaları çözmede usta.

36. Achieve

  • Example: We can achieve great things together.
  • Türkçe: Birlikte harika şeyler başarabiliriz.

37. Acknowledge

  • Example: I acknowledge your hard work sincerely.
  • Türkçe: Emeklerinizi içtenlikle kabul ediyorum.

38. Acquire

  • Example: He managed to acquire rare antiques.
  • Türkçe: Nadide antikaları temin etmeyi başardı.

39. Acrid

  • Example: The acrid smell filled the room instantly.
  • Türkçe: Acı kokusu odayı anında doldurdu.

40. Act

  • Example: It is time to act on our plans.
  • Türkçe: Planlarımızı hayata geçirme zamanı geldi.

41. Activate

  • Example: Press the button to activate the alarm.
  • Türkçe: Alarmı etkinleştirmek için düğmeye basın.

42. Active

  • Example: He leads an active lifestyle daily.
  • Türkçe: Her gün aktif bir yaşam sürüyor.

43. Actor

  • Example: The actor delivered an impressive performance.
  • Türkçe: Oyuncu etkileyici bir performans sergiledi.

44. Adapt

  • Example: They adapt quickly to new environments.
  • Türkçe: Yeni ortamlara hızlıca uyum sağlarlar.

45. Add

  • Example: Please add some salt to the soup.
  • Türkçe: Çorbaya biraz tuz ekleyin lütfen.

46. Address

  • Example: He addressed the audience with confidence.
  • Türkçe: Kitleye güvenle hitap etti.

47. Adept

  • Example: She is adept at solving problems.
  • Türkçe: Sorunları çözmede oldukça yeteneklidir.

48. Adjust

  • Example: You can adjust the settings easily.
  • Türkçe: Ayarları kolayca düzenleyebilirsiniz.

49. Administer

  • Example: The nurse will administer the medication.
  • Türkçe: Hemşire ilacı uygulayacak.

50. Admire

  • Example: I truly admire her dedication.
  • Türkçe: Onun özverisini gerçekten takdir ediyorum.

51. Admit

  • Example: He had to admit his mistake.
  • Türkçe: Hatasını itiraf etmek zorunda kaldı.

52. Adopt

  • Example: They decided to adopt a rescue dog.
  • Türkçe: Bir kurtarma köpeğini evlat edinmeye karar verdiler.

53. Adore

  • Example: I adore spending time with my family.
  • Türkçe: Ailemle vakit geçirmeyi çok severim.

54. Advance

  • Example: Technology continues to advance rapidly.
  • Türkçe: Teknoloji hızla ilerlemeye devam ediyor.

55. Advantage

  • Example: Her language skills are a major advantage.
  • Türkçe: Dil becerileri büyük bir avantajdır.

56. Adventure

  • Example: They embarked on a thrilling adventure.
  • Türkçe: Heyecan verici bir maceraya atıldılar.

57. Adverse

  • Example: The adverse weather delayed the flight.
  • Türkçe: Olumsuz hava uçuşu geciktirdi.

58. Advertise

  • Example: Companies advertise products on social media.
  • Türkçe: Şirketler ürünleri sosyal medyada tanıtır.

59. Advice

  • Example: She offered valuable advice to me.
  • Türkçe: Bana değerli tavsiyeler sundu.

60. Advise

  • Example: I advise you to study regularly.
  • Türkçe: Düzenli çalışmanızı tavsiye ediyorum.

61. Advocate

  • Example: He is an advocate for human rights.
  • Türkçe: O, insan haklarının savunucusudur.

62. Aesthetic

  • Example: The design has a modern aesthetic appeal.
  • Türkçe: Tasarım modern estetik çekiciliğe sahip.

63. Affable

  • Example: Her personality is warm and affable.
  • Türkçe: Kişiliği sıcak ve samimidir.

64. Affect

  • Example: The news can affect your mood.
  • Türkçe: Haber ruh halinizi etkileyebilir.

65. Affection

  • Example: She showed great affection for her pet.
  • Türkçe: Evcil hayvanına büyük sevgi gösterdi.

66. Affirm

  • Example: I affirm my commitment to the cause.
  • Türkçe: Davaya olan bağlılığımı teyit ediyorum.

67. Affix

  • Example: Please affix the stamp on the envelope.
  • Türkçe: Lütfen zarfın üzerine pul yapıştırın.

68. Affluent

  • Example: They live in an affluent neighborhood.
  • Türkçe: Zengin bir mahallede yaşıyorlar.

69. Afford

  • Example: I cannot afford an expensive car.
  • Türkçe: Pahalı bir araba alamam.

70. Afraid

  • Example: She is afraid of dark places.
  • Türkçe: Karanlık yerlerden korkuyor.

71. Aftermath

  • Example: The aftermath of the storm was devastating.
  • Türkçe: Fırtınanın ardından yıkım yaşandı.

72. Against

  • Example: They stood against the unfair decision.
  • Türkçe: Haksız karara karşı durdular.

73. Age

  • Example: Age is just a number, they say.
  • Türkçe: Yaş sadece bir sayıdır, derler.

74. Agency

  • Example: She works for a travel agency.
  • Türkçe: Bir seyahat acentesinde çalışıyor.

75. Aggressive

  • Example: His behavior became aggressive unexpectedly.
  • Türkçe: Davranışı beklenmedik şekilde saldırgandı.

76. Agitate

  • Example: Protesters agitate for social reform.
  • Türkçe: Göstericiler sosyal reform için kışkırtıyor.

77. Agree

  • Example: We all agree on the plan.
  • Türkçe: Plan üzerinde hepimiz anlaştık.

78. Aid

  • Example: They provide aid during disasters.
  • Türkçe: Felaket zamanlarında yardım sağlıyorlar.

79. Aim

  • Example: I aim to improve my skills.
  • Türkçe: Becerilerimi geliştirmeyi hedefliyorum.

80. Air

  • Example: Fresh air is essential for health.
  • Türkçe: Temiz hava sağlık için gereklidir.

81. Alarm

  • Example: The loud alarm startled everyone immediately.
  • Türkçe: Yüksek sesli alarm herkesi anında şaşırttı.

82. Alert

  • Example: Stay alert during the storm.
  • Türkçe: Fırtına sırasında dikkatli olun.

83. Alien

  • Example: The movie featured an alien invasion.
  • Türkçe: Filmde uzaylı istilası vardı.

84. Align

  • Example: Please align the pictures on the wall.
  • Türkçe: Lütfen duvardaki resimleri hizalayın.

85. Alive

  • Example: The forest feels alive with sounds.
  • Türkçe: Orman seslerle dolu canlı hissediyor.

86. All

  • Example: All are welcome at the party.
  • Türkçe: Herkes partiye davetlidir.

87. Alleviate

  • Example: A warm drink can alleviate stress.
  • Türkçe: Sıcak bir içecek stresi hafifletebilir.

88. Allocate

  • Example: They allocate funds for education.
  • Türkçe: Eğitim için fon ayırıyorlar.

89. Allow

  • Example: The rules allow us some freedom.
  • Türkçe: Kurallar bize biraz özgürlük tanır.

90. Alloy

  • Example: Bronze is an alloy of copper.
  • Türkçe: Bronz, bakırın bir alaşımıdır.

91. Almost

  • Example: I almost missed the bus today.
  • Türkçe: Bugün neredeyse otobüsü kaçırdım.

92. Alone

  • Example: She prefers to be alone sometimes.
  • Türkçe: Bazen yalnız olmayı tercih eder.

93. Along

  • Example: We walked along the scenic path.
  • Türkçe: Manzaralı yolda yürüdük.

94. Aloud

  • Example: Please read the poem aloud.
  • Türkçe: Lütfen şiiri yüksek sesle okuyun.

95. Alphabet

  • Example: Children learn the alphabet at an early age.
  • Türkçe: Çocuklar erken yaşta alfabeyi öğrenirler.

96. Alter

  • Example: She decided to alter her plans.
  • Türkçe: Planlarını değiştirmeye karar verdi.

97. Alternative

  • Example: We need an alternative solution now.
  • Türkçe: Şimdi alternatif bir çözüm bulmalıyız.

98. Although

  • Example: Although it was raining, we enjoyed the day.
  • Türkçe: Yağmur yağmasına rağmen günü keyifle geçirdik.

99. Altitude

  • Example: The airplane climbed to a high altitude.
  • Türkçe: Uçak yüksek bir irtifaya çıktı.

100. Amateur

  • Example: He is an amateur photographer with passion.
  • Türkçe: Tutkulu bir amatör fotoğrafçıdır.

101. Amazing

  • Example: The view from the mountain was amazing.
  • Türkçe: Dağdan manzara muhteşemdi.

102. Ambition

  • Example: Her ambition drives her to succeed.
  • Türkçe: Onun hırsı başarılı olmasını sağlıyor.

103. Ambiguous

  • Example: The message was ambiguous and confusing.
  • Türkçe: Mesaj belirsiz ve kafa karıştırıcıydı.

104. Ambivalent

  • Example: He felt ambivalent about the decision.
  • Türkçe: Karara karşı kararsız hissetti.

105. Amend

  • Example: They will amend the contract soon.
  • Türkçe: Sözleşmeyi yakında değiştirecekler.

106. Amiable

  • Example: Her amiable nature attracts many friends.
  • Türkçe: Dost canlısı doğası birçok arkadaş çeker.

107. Amid

  • Example: Amid chaos, she remained calm.
  • Türkçe: Kaosun ortasında sakin kaldı.

108. Ample

  • Example: There is ample space in the room.
  • Türkçe: Odada yeterli alan var.

109. Amplify

  • Example: The speaker will amplify the sound.
  • Türkçe: Hoparlör sesi yükseltecek.

110. Amuse

  • Example: The clown can always amuse children.
  • Türkçe: Palyaço her zaman çocukları eğlendirir.

111. Analyze

  • Example: We must analyze the data carefully.
  • Türkçe: Verileri dikkatlice analiz etmeliyiz.

112. Ancestor

  • Example: He discovered photos of his ancestor.
  • Türkçe: Atasının fotoğraflarını keşfetti.

113. Ancient

  • Example: The museum displays ancient artifacts.
  • Türkçe: Müze, antik eserleri sergiliyor.

114. Angel

  • Example: She acts like an angel to everyone.
  • Türkçe: Herkese bir melek gibi davranır.

115. Anger

  • Example: Uncontrolled anger can hurt relationships.
  • Türkçe: Kontrolsüz öfke ilişkileri zarar verebilir.

116. Angle

  • Example: He adjusted the angle of the camera.
  • Türkçe: Kameranın açısını ayarladı.

117. Angry

  • Example: The child was angry after the game.
  • Türkçe: Çocuk oyundan sonra sinirliydi.

118. Animal

  • Example: The animal roamed freely in the wild.
  • Türkçe: Hayvan vahşi doğada serbestçe dolaştı.

119. Animate

  • Example: Cartoons can animate viewers with joy.
  • Türkçe: Çizgi filmler izleyicilere neşe katar.

120. Announce

  • Example: They will announce the results tomorrow.
  • Türkçe: Sonuçları yarın duyuracaklar.

121. Annoy

  • Example: Loud noises can annoy sensitive people.
  • Türkçe: Yüksek sesler hassas insanları rahatsız edebilir.

122. Annual

  • Example: We attend an annual conference every year.
  • Türkçe: Her yıl yıllık konferansa katılırız.

123. Anomaly

  • Example: The anomaly puzzled the scientists greatly.
  • Türkçe: Anormallik bilim insanlarını oldukça şaşırttı.

124. Anonymous

  • Example: The letter was sent by an anonymous writer.
  • Türkçe: Mektup isimsiz bir yazar tarafından gönderildi.

125. Anticipate

  • Example: I anticipate good news soon.
  • Türkçe: Yakında iyi haberler bekliyorum.

126. Antique

  • Example: She collects antique furniture passionately.
  • Türkçe: Tutkuyla antika mobilya toplar.

127. Anxiety

  • Example: Test anxiety can affect performance.
  • Türkçe: Sınav kaygısı performansı etkileyebilir.

128. Anxious

  • Example: He felt anxious before the exam.
  • Türkçe: Sınavdan önce endişeliydi.

129. Any

  • Example: You can choose any book you like.
  • Türkçe: İstediğin herhangi bir kitabı seçebilirsin.

130. Anybody

  • Example: Anybody can learn a new language.
  • Türkçe: Herkes yeni bir dil öğrenebilir.

131. Anyone

  • Example: Anyone is welcome at our workshop.
  • Türkçe: Atölyemize herkes davetlidir.

132. Anything

  • Example: She is willing to try anything new.
  • Türkçe: Yeni bir şey denemeye istekli.

133. Anywhere

  • Example: You can travel anywhere with a map.
  • Türkçe: Harita ile her yere seyahat edebilirsin.

134. Apart

  • Example: They grew apart over time.
  • Türkçe: Zamanla birbirlerinden uzaklaştılar.

135. Apartment

  • Example: He rented an apartment downtown.
  • Türkçe: Şehir merkezinde bir daire kiraladı.

136. Apology

  • Example: She offered a sincere apology.
  • Türkçe: Samimi bir özür diledi.

137. Apparent

  • Example: It became apparent that he was right.
  • Türkçe: Onun haklı olduğu belli oldu.

138. Appeal

  • Example: The charity appeal raised much support.
  • Türkçe: Hayır kampanyası büyük destek topladı.

139. Appear

  • Example: He will appear on stage tonight.
  • Türkçe: Bu gece sahnede çıkacak.

140. Appetite

  • Example: The delicious aroma increased my appetite.
  • Türkçe: Lezzetli koku iştahımı açtı.

141. Applaud

  • Example: We applaud the team’s efforts.
  • Türkçe: Takımın çabalarını alkışlıyoruz.

142. Application

  • Example: Submit your application before the deadline.
  • Türkçe: Son tarihten önce başvurunuzu gönderin.

143. Apply

  • Example: You should apply these lessons daily.
  • Türkçe: Bu dersleri her gün uygulamalısın.

144. Appoint

  • Example: They will appoint a new manager.
  • Türkçe: Yeni bir yönetici atayacaklar.

145. Appreciate

  • Example: I appreciate your help very much.
  • Türkçe: Yardımınızı çok takdir ediyorum.

146. Approach

  • Example: Let’s approach the problem with caution.
  • Türkçe: Probleme dikkatle yaklaşalım.

147. Appropriate

  • Example: Wear appropriate clothes for the event.
  • Türkçe: Etkinlik için uygun kıyafetler giyin.

148. Approval

  • Example: Her idea received unanimous approval.
  • Türkçe: Fikri oybirliğiyle onaylandı.

149. Approve

  • Example: I approve of your decision.
  • Türkçe: Kararınızı onaylıyorum.

150. Approximate

  • Example: The approximate cost is quite reasonable.
  • Türkçe: Yaklaşık maliyet oldukça makuldur.

151. Apt

  • Example: He is apt to make mistakes.
  • Türkçe: Hata yapmaya meyillidir.

152. Arbitrary

  • Example: The rules seemed arbitrary and unfair.
  • Türkçe: Kurallar keyfi ve adaletsiz görünüyordu.

153. Arch

  • Example: The old building has a stone arch.
  • Türkçe: Eski binada taş bir kemer var.

154. Ardent

  • Example: She is an ardent supporter of art.
  • Türkçe: Sanatın ateşli bir destekçisidir.

155. Arduous

  • Example: The journey was long and arduous.
  • Türkçe: Yolculuk uzun ve zorlu geçti.

156. Area

  • Example: This area is known for its beauty.
  • Türkçe: Bu bölge güzelliğiyle ünlüdür.

157. Argue

  • Example: They often argue about trivial matters.
  • Türkçe: Genellikle önemsiz konularda tartışırlar.

158. Arise

  • Example: Problems may arise if you delay action.
  • Türkçe: Eylemi geciktirirsen sorunlar çıkabilir.

159. Arm

  • Example: He injured his arm during the game.
  • Türkçe: Oyunda kolunu yaraladı.

160. Armada

  • Example: An armada of ships sailed at dawn.
  • Türkçe: Bir filo şafakta yola çıktı.

161. Army

  • Example: The army marched through the valley.
  • Türkçe: Ordu vadiden yürüdü.

162. Arouse

  • Example: The movie can arouse deep emotions.
  • Türkçe: Film derin duygular uyandırabilir.

163. Arrange

  • Example: They arrange flowers in a beautiful vase.
  • Türkçe: Çiçekleri güzel bir vazoda düzenlerler.

164. Arrest

  • Example: Police arrest suspects quickly during chaos.
  • Türkçe: Polis, kargaşa sırasında şüphelileri hızla tutukladı.

165. Arrival

  • Example: Her arrival was eagerly anticipated.
  • Türkçe: Onun gelişi büyük bir merakla bekleniyordu.

166. Arrive

  • Example: We will arrive at the station soon.
  • Türkçe: İstasyona yakında varacağız.

167. Arrogant

  • Example: His arrogant tone upset many people.
  • Türkçe: Kibirli tonu birçok kişiyi rahatsız etti.

168. Art

  • Example: Modern art challenges traditional perspectives.
  • Türkçe: Modern sanat, geleneksel bakış açılarına meydan okur.

169. Article

  • Example: She wrote an interesting article on travel.
  • Türkçe: Seyahat üzerine ilginç bir makale yazdı.

170. Artistic

  • Example: His artistic skills are truly impressive.
  • Türkçe: Onun sanatsal yetenekleri gerçekten etkileyicidir.

171. Ascend

  • Example: They begin to ascend the mountain trail.
  • Türkçe: Dağ yoluna tırmanmaya başladılar.

172. Ascertain

  • Example: We must ascertain the facts clearly.
  • Türkçe: Gerçekleri net bir şekilde belirlemeliyiz.

173. Ash

  • Example: The fireplace left a layer of ash.
  • Türkçe: Şömine bir tabaka kül bıraktı.

174. Ask

  • Example: Feel free to ask any questions.
  • Türkçe: Herhangi bir soru sormaktan çekinmeyin.

175. Aspect

  • Example: Every aspect of the plan matters.
  • Türkçe: Planın her yönü önemlidir.

176. Aspire

  • Example: They aspire to achieve greatness.
  • Türkçe: Büyük başarılara ulaşmayı hedefliyorlar.

177. Assassinate

  • Example: A plot emerged to assassinate the leader.
  • Türkçe: Lideri öldürmek için bir komplo ortaya çıktı.

178. Assault

  • Example: The knight faced an unexpected assault.
  • Türkçe: Şövalye beklenmedik bir saldırıyla karşılaştı.

179. Assert

  • Example: He will assert his rights firmly.
  • Türkçe: Haklarını kararlı bir şekilde savunacak.

180. Assess

  • Example: We need to assess the situation accurately.
  • Türkçe: Durumu doğru şekilde değerlendirmeliyiz.

181. Asset

  • Example: Her creativity is a valuable asset.
  • Türkçe: Onun yaratıcılığı değerli bir varlıktır.

182. Assist

  • Example: Can you assist me with this task?
  • Türkçe: Bu konuda bana yardım edebilir misin?

183. Associate

  • Example: I associate that song with summer.
  • Türkçe: O şarkıyı yazla ilişkilendiririm.

184. Assume

  • Example: Do not assume things without evidence.
  • Türkçe: Kanıtsız şeyleri varsaymayın.

185. Assure

  • Example: I assure you everything will be fine.
  • Türkçe: Her şeyin yolunda olacağını garanti ederim.

186. Astonish

  • Example: The magician’s tricks never fail to astonish.
  • Türkçe: Sihirbazın numaraları her zaman şaşırtır.

187. Astute

  • Example: Her astute observations impressed everyone.
  • Türkçe: Keskin gözlemleri herkesi etkiledi.

188. Atone

  • Example: He seeks to atone for his mistakes.
  • Türkçe: Hataları için kefaret ödemeye çalışıyor.

189. Attach

  • Example: Please attach the file to the email.
  • Türkçe: Lütfen dosyayı e-postaya ekleyin.

190. Attack

  • Example: The army planned a surprise attack.
  • Türkçe: Ordu sürpriz bir saldırı planladı.

191. Attain

  • Example: They work hard to attain success.
  • Türkçe: Başarıya ulaşmak için çok çalışırlar.

192. Attempt

  • Example: She will attempt to solve the puzzle.
  • Türkçe: Bulmacayı çözmeyi deneyecek.

193. Attend

  • Example: We plan to attend the seminar.
  • Türkçe: Seminere katılmayı planlıyoruz.

194. Attention

  • Example: The teacher called for attention.
  • Türkçe: Öğretmen dikkat çağrısında bulundu.

195. Attentive

  • Example: Students remain attentive during lectures.
  • Türkçe: Öğrenciler ders sırasında dikkatli kalır.

196. Attitude

  • Example: Her positive attitude inspires everyone.
  • Türkçe: Onun pozitif tutumu herkesi motive eder.

197. Attorney

  • Example: He consulted an attorney for advice.
  • Türkçe: Tavsiye için bir avukata danıştı.

198. Attract

  • Example: The festival will attract many visitors.
  • Türkçe: Festival birçok ziyaretçiyi çekecek.

199. Attractive

  • Example: The garden is attractive and well-kept.
  • Türkçe: Bahçe çekici ve bakımlıdır.

200. Attribute

  • Example: She attributes her success to hard work.
  • Türkçe: Başarısını sıkı çalışmaya bağlıyor.

201. Auction

  • Example: They held an auction for rare items.
  • Türkçe: Nadir eşyalar için açık artırma düzenlediler.

202. Audience

  • Example: The audience applauded the performance warmly.
  • Türkçe: Seyirci performansı sıcak bir şekilde alkışladı.

203. Audit

  • Example: The company will audit its finances soon.
  • Türkçe: Şirket yakında finansal denetim yapacak.

204. Augment

  • Example: New features augment the product’s value.
  • Türkçe: Yeni özellikler ürünün değerini artırır.

205. August

  • Example: The August sun shone brightly.
  • Türkçe: Ağustos güneşi parlakça parladı.

206. Author

  • Example: The author published his first book.
  • Türkçe: Yazar ilk kitabını yayımladı.

207. Authority

  • Example: He holds authority in his field.
  • Türkçe: Kendi alanında yetkiye sahiptir.

208. Authorize

  • Example: They will authorize the transaction immediately.
  • Türkçe: İşlemi hemen onaylayacaklar.

209. Auto

  • Example: He bought a new auto last week.
  • Türkçe: Geçen hafta yeni bir araba aldı.

210. Automatic

  • Example: The doors open in an automatic manner.
  • Türkçe: Kapılar otomatik olarak açılır.

211. Autonomous

  • Example: The region is now autonomous.
  • Türkçe: Bölge artık özerk.

212. Autumn

  • Example: Autumn brings colorful changes to nature.
  • Türkçe: Sonbahar, doğaya renkli değişiklikler getirir.

213. Availability

  • Example: Check the availability of seats online.
  • Türkçe: Koltukların müsaitliğini çevrimiçi kontrol edin.

214. Available

  • Example: The book is available in stores now.
  • Türkçe: Kitap şimdi mağazalarda mevcut.

215. Avenue

  • Example: They live on a quiet avenue.
  • Türkçe: Sessiz bir caddede yaşıyorlar.

216. Average

  • Example: Her score is above the average.
  • Türkçe: Onun puanı ortalamanın üzerinde.

217. Avoid

  • Example: Try to avoid unnecessary risks.
  • Türkçe: Gereksiz risklerden kaçının.

218. Award

  • Example: She received an award for excellence.
  • Türkçe: Mükemmellik için bir ödül aldı.

219. Aware

  • Example: I am aware of the challenges ahead.
  • Türkçe: Önümüzdeki zorlukların farkındayım.

220. Awkward

  • Example: The silence made the moment awkward.
  • Türkçe: Sessizlik anı garip hale getirdi.

221. Awesome

  • Example: The view from the peak is awesome.
  • Türkçe: Zirveden manzara muhteşem.

222. Awful

  • Example: The food tasted awful and bland.
  • Türkçe: Yemek berbat ve tatsızdı.

223. Awning

  • Example: The café has a red awning outside.
  • Türkçe: Kafenin dışında kırmızı bir tente var.

224. Axiom

  • Example: This statement is an axiom in math.
  • Türkçe: Bu ifade matematikte temel kabul edilen bir önermedir.

225. Azure

  • Example: The sky appeared in a clear azure hue.
  • Türkçe: Gökyüzü berrak mavi renkte göründü.

226. Abstemious

  • Example: He lives an abstemious lifestyle by choice.
  • Türkçe: Kendi isteğiyle sade bir yaşam sürer.

227. Accolade

  • Example: She received an accolade for her performance.
  • Türkçe: Performansı için bir övgü aldı.

228. Acerbic

  • Example: His acerbic remarks hurt many feelings.
  • Türkçe: Onun acı sözleri birçok duyguyu incitti.

229. Acquiesce

  • Example: They chose to acquiesce without protest.
  • Türkçe: İtiraz etmeden razı oldular.

230. Acronym

  • Example: NASA is an acronym for space agency.
  • Türkçe: NASA, uzay ajansının kısaltmasıdır.

231. Adroit

  • Example: She is adroit at solving puzzles.
  • Türkçe: Bulmacaları çözmede ustadır.

232. Aeon

  • Example: An aeon is a long period of time.
  • Türkçe: Eon, uzun bir zaman dilimidir.

233. Aerie

  • Example: The eagle’s aerie perched high on the cliff.
  • Türkçe: Kartalın yuvası uçurumun tepesinde yer aldı.

234. Affinity

  • Example: He feels an affinity for nature.
  • Türkçe: Doğaya karşı bir yakınlık hisseder.

235. Agglomerate

  • Example: Small particles can agglomerate into a mass.
  • Türkçe: Küçük parçacıklar bir kütle oluşturabilir.

236. Alacrity

  • Example: She accepted the offer with alacrity.
  • Türkçe: Teklifi sevinçle kabul etti.

237. Allegory

  • Example: The book is an allegory for freedom.
  • Türkçe: Kitap, özgürlüğün bir alegorisidir.

238. Allure

  • Example: The city’s charm has a unique allure.
  • Türkçe: Şehrin cazibesi benzersiz bir çekiciliğe sahip.

239. Aloof

  • Example: He remained aloof during the discussion.
  • Türkçe: Tartışma sırasında mesafeli kaldı.

240. Amicable

  • Example: They reached an amicable settlement quickly.
  • Türkçe: Hızlıca dostane bir anlaşmaya vardılar.

241. Anachronism

  • Example: The old clock seemed an anachronism here.
  • Türkçe: Eski saat burada zamana uymuyordu.

242. Annul

  • Example: They decided to annul the outdated contract.
  • Türkçe: Eski sözleşmeyi iptal etmeye karar verdiler.

243. Antithesis

  • Example: Her ideas are the antithesis of mine.
  • Türkçe: Onun fikirleri benimkilerin tam tersidir.

244. Apex

  • Example: They reached the apex of the mountain.
  • Türkçe: Dağın zirvesine ulaştılar.

245. Apogee

  • Example: The satellite reached its apogee last night.
  • Türkçe: Uydu dün gece en uzak noktasına ulaştı.

246. Arable

  • Example: Farmers use arable land for crops.
  • Türkçe: Çiftçiler, ekilebilir arazileri ürün için kullanır.

247. Articulate

  • Example: He can articulate his thoughts clearly.
  • Türkçe: Düşüncelerini net bir şekilde ifade edebilir.

248. Ascendancy

  • Example: Her influence grew into ascendancy over time.
  • Türkçe: Onun etkisi zamanla hakimiyete dönüştü.

249. Assimilate

  • Example: Immigrants often assimilate into new cultures.
  • Türkçe: Göçmenler sık sık yeni kültürlere uyum sağlarlar.

250. Audacious

  • Example: The plan was audacious and risky.
  • Türkçe: Plan cesur ve riskliydi.

İngilizce öğrenim sürecinde kelime hazinesini zenginleştirmek, dilde akıcılık ve kendine güven açısından büyük önem taşır. Bu yazıda, “A” harfiyle başlayan 250 İngilizce kelimeyi, her biri için örnek cümle ve Türkçe çevirileriyle detaylı olarak inceledik.

Örnek cümleler, kelimelerin bağlam içinde nasıl kullanılacağını göstermekle kalmayıp, günlük yaşamda karşılaşabileceğiniz durumlara da ışık tutuyor. Hem başlangıç seviyesindeki dil öğrenenler hem de ileri düzeyde kendini geliştirmek isteyenler için hazırlanan bu kaynak, dil pratiğinizi pekiştirirken kelime bilginizi sistematik olarak artırmanıza yardımcı olacaktır.

Umarız, bu yazı sizlere ilham verir, öğrenme sürecinizi destekler ve İngilizce kelime hazinenizi geliştirmenizde önemli bir adım olur. Unutmayın ki, her yeni kelime, dünyaya açılan yeni bir kapıdır. Şimdi, bu kelimeleri günlük yaşamınızda kullanmaya başlayarak, dil becerilerinizi adım adım güçlendirin!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.

You may use these <abbr title="HyperText Markup Language">HTML</abbr> tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

*

× Whatsapp Destek Hattı